Flaş Haber :
Hava Durumu

Bizim bildiğimiz, senin tedavilik olduğun / Ekran karşısında ruh sağlığı korumak

27 Ocak 2023 - 105 okunma

Sinan Ateş cinayetini enine boyuna çözmek için emniyet ve yargı çalışmalarını sürdürüyor. Cinayete karışanlar, olaya adı karışanlar gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Olayla ilgili 17 kişi tutuklandı. Cinayetin arkasındaki sis perdesi kalkınca, hukuki olarak somut gerçekler ortaya konulunca netleşme hâli daha sağlıklı olacaktır.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin bu cinayetten sonra yaptığı konuşması içerisinde “Cinayeti müfterilik şovuna dönüştüren, itibar cellatlığını pusula yapan…” diye tarif ettiği kişiler olmuştu. Bunların başında da “Bulaşık Ümit” gelmektedir.

Hele bu “Bulaşık Ümit’in” Sinan Ateş cinayetiyle ilgili son yaptığı siyasi alçaklık içeren twiti ise müfteriliği, itibar cellatlığını aşan bir durum olmuştur.

Biliyorsunuz MHP Lideri Devlet Bahçeli, 10 Ocak 2023 tarihindeki MHP Grup Toplantısı’nda Sinan Ateş cinayetiyle ilgili çok geniş bir değerlendirmede bulunmuştu. Söylenecek tüm sözleri orada söylemişti.

Sinan Ateş cinayetini de “30 Aralık 2022 Cuma günü, Ankara’nın Çukurambar semtinde hunhar bir suikast vuku buldu.”“Menfur bir cinayet” olarak tanımlayarak ve bu cinayeti kendisine siyasi ranta çevirmeye çalışan “Bulaşık Ümit’e” yönelik de “Adına zafer denilen yenilmiş ve casusların şebekesine dönmüş marjinal bir partinin ümitsiz vakası, “hepimiz katilin kim olduğunu biliyoruz” açıklamasıyla Cumhuriyet savcılarının görev alanına giren bir açıklamada bulundu. Bu istihbarat fosiline bildiklerini sormak kuşkusuz şerefli Türk savcılarının ana görevi olduğunu buradan hatırlatmak, gereğinin yapılmasını istemek hem çağrım hem de görevimdir” değerlendirmesinde bulunmuş ve Türk savcılarını da göreve davet etmişti.

Bu duruş ve bu çağrı, cinayeti kapatma tavrı olabilir mi?

Gelelim Ümit Özdağ isimli bulaşık adamın son siyasi alçaklığına dair konuya… HDP, terörist Demirtaş, Osman Kavala aşığı olan VOA Türkçe Ankara muhabiri Yıldız Yazıcıoğlu isimli şahsın, soru alınmayacağı tüm muhabirlere söylendiği hâlde Sayın Bahçeli’nin grup toplantı salonundan çıktığı esnada herkesin MHP’ye saldırı aracı olarak kullandığı bir cinayet üzerinden soru sormaya kalkması hazırlıklı bir provokatörlük olmuştur. ABD medyasının bir kurumu olan VOA’nın on binlerce kişiyi öldürmüş terör örgütünün uzantıları ve sembol isimlerine sevda duyan bir muhabirinin amacı Sinan Ateş cinayetinin hassasiyeti değil, Sinan Ateş cinayeti üzerinden MHP’yi hedefe koymak olabilir. Soru alınmayacağı söylenen bir alanda, soru sorma ısrarı göstermesi bu yüzden sözlü ve fiziki refleksi de doğurmuştur. Yaşanan hadise sebep-sonuç ilişkisi içinde değerlendirilirse herkesin kendine ait faturasını eline alması gerekir. Tüm kumpasların MHP üzerinde yoğunlaştığı bu dönemde kimsenin MHP’nin sinirlerini de test etmemesi gerekiyor. MHP gündeme dair bir medya mesafe ölçüsü koyduysa, herkes buna uyuyor da ABD medyası niçin uymuyor?

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’ın olaya "ABD, Türkiye'de ifade özgürlüğüne yönelik yaygın kısıtlamalardan endişe duymaya devam ediyor " şeklinde atlaması da aslında niyeti gösteriyor.

Mesele “Her soru sorana böyle mi davranılacak?” meselesi değildir. Daha önce de belki hoşa gidilmeyen yüzlerce soru sorulmuş ama bu manzaralar olmamıştı. Burada planlı bir provokatörlük vardır ve tepki gösterilen hadise de budur.

Bulaşık Ümit’in bu olayı değerlendirmesi ise yine kendine yakışan siyasi alçaklıkla olmuştur. VOA Türkçe Ankara muhabiri Yıldız Yazıcıoğlu’na gösterilen tepkinin videosu üzerine “Katilin kim olduğunu hepimiz biliyoruz derken bir bildiğim vardı elbet” sözlerini yazarak paylaşmıştır. Bu paylaşımı yapan şahıs, Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya "Süleyman'ı görseydim dövecektim. Bir yerde görürsem yine kendisine vuracağım haberi olsun" diyen, bir silah atış poligonunda “Süleyman varmış gibi”  diye kendine seslenenlere “O zaman makinalı tüfek atayım” diye yanıt veren ruh sağlığı tartışmalı kişidir. Böyle biri, MHP’ye davranış şekli mi öğretmeye çalışıyor?

MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi ima ederek paylaştığı o video, Ümit Özdağ’ın siciline eklediği yeni bir siyasi alçaklık olmuştur.

"Devlet Bahçeli'yi savunmak, Anayasa'nın ilk 3 maddesini savunmaktır" (12 Nisan 2011/KONYA) diyen Ümit Özdağ’ın geldiği nokta ve MHP’ye yönelik yaptığı alçak imalar, tedavilik sınırını geçtiğini göstermektedir.

15 TEMMUZ’DA NEREDEN ARAMIŞTIN MHP’Yİ?

O gün akşam ABD Büyükelçiliğinde olduğun bile iddia edilmişti. Bu iddiayı dile getirenlere çıldırmış gibi cevap veriyordun. Hatırladın mı Ümit Özdağ?

Bu Ümit Özdağ, geçtiğimiz haftalarda çıktığı bir televizyon programında “Bana da FETÖ’cü diyorlar. Biz salağa salak deriz. Salak mısınız oğlum siz? Ümit Özdağ’dan FETÖ’cü çıkaracaksınız. Hadi canım sen de! 15 Temmuz gecesi ben dediğim için o bildiriyi yayınladınız siz. Devletin kayıtlarında var. Bahçeli’nin özel kalemine telefon ettim. Yoksa açıklama yapmıyorlardı. Selçuk Özdağ ile konuştuktan sonra yaptım. Selçuk Özdağ da bunu Mecliste açıkladı. ‘Ümit Özdağ beni aradı, FETÖ’cü darbe bu direnin dedi. Ben de biz direniyoruz, siz de açıklama yapın diye kendisinden ricada bulundum’ dedi” cümlelerini kurmuştu. Cevap vermeyi notlarım arasına almıştım ama cevap vermeye fırsat bulamamıştım. Bugün o fırsatı buldum.

Referans verdiği kişiye bakın. Âdeta “Bozacının şahidi şıracı” hâli gibi…

Selçuk Özdağ dediğin kim Ümit Özdağ?

Fethullah Gülen’i kırmak, Allah’ı gücendirmektir” gibi sapık konuşmalar yapan kişi değil miydi o?

MHP Lideri Devlet Bahçeli, 2010 yılında FETÖ’nün ihanetlerine karşı çok sert tutum içine girdiğinde bu Selçuk Özdağ, Samanyolu televizyonuna çıkıp “Bahçeli, yol yakınken vazgeçsin Türk milleti, bugün yeniden tarih sahnesinde yerini alıyor. Hocaefendi de burada yerini alıyor. Onu bu şekilde töhmet altında bırakmak, Türkiye’nin geleceğini töhmet altına almaktır. En önemlisi de millî ve manevî değerlere sahip olduğunu bildiğimiz MHP tabanıyla Hocaefendi’nin sevenleri arasında bir husumet oluşturmaya çalışmak, Devlet Bahçeli’ye fayda getirmez. Bahçeli, yol yakınken bu tür söylemlerden vazgeçmeli“ şeklindeki sözlerle Fethullah Gülen’e sahip çıkıp, MHP’ye akıl veren adam mı şimdi senin referans kaynağın? Kimi kime referans gösteriyorsun Ümit Özdağ?

15 Temmuz hain darbe girişiminden haberdar olur olmaz ve hareketliliği hisseder hissetmez MHP Genel Merkezi’ne geri dönen MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin ilk işi Başbakan Binali Yıldırım’ı aramak olmuştur. Bu durumu da Sayın Bahçeli “Sayın Başbakan'ı, uçakların uçtuğu andan 20-25 dakika sonra telefonla arayarak, kalkışmanın kabul edilemez olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yanında olduğumuzu, hükümetin faaliyetlerini de destekleyeceğimizi ifade ettik“ şeklinde Türk milletine açıklamıştır.

Ümit Özdağ “15 Temmuz gecesi ben dediğim için o bildiriyi yayınladınız siz” diyorsun. Ne diyelim; fasulye de kendini nimetten sayarmış…

MHP Lideri Devlet Bahçeli, dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ı kaçta aramış?

Sen, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Özel Kalem Müdürü Murat Çeliker’i saat kaçta arayıp, sadece malumu ilam etmişsin?

Kendi ağzından dinleyelim: “23.05’te Devlet Bahçeli’nin özel kalem müdürünü aradım. ‘Genel Başkan’a iletin, bu FETÖ’cü bir darbe girişimidir’ dedim.”

Fethullah Gülen de “15 Temmuz darbe girişimini biz yapmadık” diyor. Senin dediğin ölçü mü şimdi?

15 Temmuz hain darbe girişiminin işaretlerini hisseder hissetmez, saat 20.30 gibi MHP Genel Merkezi’ne dönen MHP Lideri, senin 23.05’te aramanla etkilendi öyle mi?

MHP Lideri Devlet Bahçeli, kendisini daha güvenli bir yere götürme tekliflerini şiddetle reddederek MHP Genel Merkezi’nin tüm ışıklarını yaktırarak, darbe girişimi karşısında, demokrasinin yanında milli duruş sergilemiştir. Tarih bu duruşu yazmıştır.

Ümit Özdağ, sen 15 Temmuz’dan aylar önce MHP’de milletvekili ve MHP Genel Başkan Yardımcısı iken, MHP Lideri’ni hançerleyip arkana bile bakmadan kaçıp gitmedin mi?

Seni kim dikkate alır o saatten sonra ki, sen dedin diye açıklama yapılmış olsun. O gün yaşanan her şeyin baştan sona şahidi Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin Özel Kalem Müdürü Murat Çeliker’in bizzat kendisidir. İleride anılarını yazacak olursa, 15 Temmuz günü yaşananlara açacağı parantez, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin tarihe geçmiş duruşunun tamamen anlaşılmasına ışık tutacaktır.

Sen, 15 Temmuz’dan aylar önce MHP Genel Merkez makam odanda şahitlerin huzurunda bizzat bana söylediğin “Türkiye’de farklı şeyler oluyor, olacak” sözünün hesabını yüz kere sordum hâlâ cevaplamadın. O cümlenden önce “Devlet Bey, ilk muhalif olarak çıktığım 2004 yılında bana bir oda, bir makam verse asla muhalif olmazdım” demiştin. Ben de “Hocam artık büyük makamı, büyük odayı aldın herhâlde muhalif olmazsın” dediğimde gevrek gevrek nasıl gülüyordun öyle… Üzerinde neyin baskısı oldu da 15 Temmuz’dan aylar önce MHP’deki görevlerinden istifa edip, tüm FETÖ’cülerin desteklediği Meral Akşener oluşumuna katılmıştın?

15 Temmuz hain darbe girişimini bir yıl önceden bilen, seni çok sevdiğini söyleyen FETÖ’cü Emre Uslu’yu derginde yazar yaptığın için sana önceden bir sinyal mi verdi de MHP’yi o görevlere rağmen terk etmiştin Ümit Özdağ?

Sen, bu 15 Temmuz masallarını sana inanacak ahmaklara anlat. Bize sökmez Ümit Özdağ…


Ekran karşısında ruh sağlığı korumak

Televizyonda genelde haberleri ve tartışma programlarını izliyorum. Ama haber ve tartışma programlarını izlemek inanın çoğu zaman ruhuma ve bedenime işkence oluyor. Haberlerde sürekli cinayet, kavga, tecavüz, hırsızlık, hayvanlara şiddet haberleri… Ve aynı haberlerin gün içinde tekrar tekrar yayınlanması… Bunların tekrar tekrar yayınlanması öğretici olurken aynı zamanda hem yönlendirici hem de tavsiye edici oluyor. Bu tür haberler, toplumu bu yönde olumsuz etkilemektedir. Bu tür haber mekanizmasına engelleyici bir çözüm bulunmalıdır.

Tartışma programlarında ise sürekli tekrar konuları, kimin neyi savunduğu belli olmayan basit basit yorumlar, değerlendirmeler… Bu bazen iktidar savunuculuğu yapanlar için de geçerli oluyor. Genelde böyle bir manzara var ama Halk TV, TELE1, KRT, FLASH gibi muhalif kanallarda yayınlanan tartışma programlarına katılanlara bir bakın.

Cumhur İttifakı’na düşmanlık için âdeta haplanmış gibi ekranlara çıkan 6+HDP yandaşlarının bağırışları, delirmiş gibi hâlleri, nefret ve kin hâllerini yansıttıkları gözlerinin pörtlemiş manzaraları, yalanları, iftiraları, manipülasyonları…

Haberleri ve bu tür tartışma programlarını izlerken hâlimiz tam da Cemil Meriçin “Tam bir kaçıştır televizyon. Yokluğa, boşluğa, şuursuzluğa açılan bir kapı“ şeklindeki tarifi gibi olmaktadır. Haber ve tartışma programlarını izleyip manevi yokluğa, boşluğa, şuursuzluğa düşmemek için gerçekten çok sağlam bir karakter gerekiyor. RTÜK’e bu manada çok büyük sorumluluklar düşmektedir.

Direkt CHP beslemesi olan televizyon kanallarındaki Barış’lar, Levent Gültekin’ler, Emin Çapa’lar, Ayşenur Aslan’lar başlı başına psikolojik işkence olurken, daha merkez kanallardaki Ersan Şen, Masum Türker gibiler de âdeta saç baş yolduran örnekler olmaktadır. Ben eskiden bu iki ismi milli-ulusalcı sanırdım. Demek ki her şey göründüğü gibi olmuyormuş… Düşüncelerinin tadına, tuzuna iyice bakmak gerekiyormuş.

Geçen gün Ersan Şen’in katıldığı bir program yine haber oldu. Bağırarak çağırarak tartışma programlarının reytinglerine katkı sağlayan Ersan Şen son olarak CHP milletvekiliyle Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı yüzünden kavga ediyordu. Ersan Şen “Atatürkçüyüm” diyor ama Mansur Yavaş, Ekrem İmamoğlu, Ali Babacan’ın cumhurbaşkanı adaylığı için kendini parçalıyor. İki belediye başkanı HDP oylarıyla seçilmiş kişiler, Ali Babacan ise partisini HDP’nin fotokopisi yaptığı hâlde, bu Atatürkçü(!) Ersan Şen bunlar için Kemal Kılıçdaroğlu’nu bile karşısına alıyor. Parayı çok sevdiği söylenen Ersan Şen’in bu isimlere 2019 yerel seçimlerinden sonra yakınlaşması da dikkat çekicidir. CHP’nin ihanet politikalarına susuyor ama Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına şiddetle karşı. Yani dert CHP zihniyeti değil. O zihniyeti yine yaşatacak olanları desteklemesinin altında muhakkak bir menfaat ilişkisi vardır.

Masum Türker de Ersan Şen’e göre daha sakin ama 6+HDP masasını savunmak için öyle yorumlar yapıyor ki inanın ekran başında izleyen herkes çıldırıyor. O ne zaman ekrana çıksa, milletin tepkisi onu sosyal medyada gündem hâline getirmektedir. 6+HDP masasına dair öyle savunmalar yapıyor ki onun adına inanın biz utanıyoruz. Bir gün Ekrem İmamoğlu, CHP içinde kendini eleştirenlere ağır sözler söylemişti. Onu nasıl savundu biliyor musunuz? “Emperyalistlere söyledi o sözleri” diye… Fıkra bu kadar…

Yıldıray diğer yazıları
x

Facebook hesabınızla yorum yapın:




Veya Facebook'a bağlanmadan yorum yapın:

Rumuz veya Ad/Soyad*

E-posta*
(E-posta adresiniz sitede görünmez)

Yorumunuz*




(Yukarıdaki güvenlik kodunu giriniz)
Yazarlar Yazarlar
Son YorumlarSon Yorumlar
AnketAnket

MHP'NİN HÜKÜMETE YAKLAŞIMINI NASIL BULUYORSUNUZ?

OLUMLU!
OLUMSUZ!
KARARSIZIM!
LİDER NE DERSE ODUR!
Lig FikstürüLig Fikstürü

Anasayfa'ya Git Anasayfa
Foto Galeri Foto Galeri
Video Galeri Video Galeri
Yazarlar Yazarlar
GAZETELER GAZETELER
YÖNETIM YÖNETIM
Bu sitede yayınlanan içerik izinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz.