YAZICIOĞLU İLE BİR ANI

25 Mart 2020
3272 Haber Okunma   1 Haber Yorum
İtirazıma sinirlenmiş olmalı ki okulumla ilgilenmemi ve eğitimimi tamamlayarak, genel başkanın sessiz kaldığı bir ortamda Eskişehir’i terk etmemi ihtar etti.

Rahmetliyi tanıdığımda Kimya Mühendisliği öğrenciliğimin son yılıydı. 

Gençlik Kollarındaki görevimi henüz bıraktığım bir dönemde Ülkü Ocaklarına yeni başkan seçimi söz konusuydu. 

Bize, üzerinde uzlaştığınız bir arkadaşınızı tespit edin denildiği için Eskişehir’in en merkezi yerinde olan binamızın salonunda sayıları 50-55 civarında olan Ülkücü Hareketin Eskişehir önderlerini toplamış, Mehmet Çevik ve Saffet Beştepe olmak üzere iki isim üzerinde istişarelerde bulunmuştuk.

Yapılan tartışma ve değerlendirmeler sonucunda tercihimiz daha sonra Mesut Yılmaz kabinesinde Devlet Bakanlığı da yapacak olan Mehmet Çevik olmuştu.

Genel Merkez isim tespiti konusunda bizi serbest bırakmış olmasına rağmen Mehmet Çevik tercihimizi onaylamamış, başkan Çevik'in yerine 80 İhtilalinin Ülkü Ocakları davasında mahkum olacak olan Yazıcıoğlu'nun hemşerisi Saffet Beştepe'yi atamıştı. 

Ne var ki Beştepe bir süre sonra görevi yeniden Mehmet Çevik'e bırakmak durumunda kalmıştı.

Atamanın nasıl yapıldığına gelecek olursak;Türkiye’de yaşanan olaylar Eskişehir’de de aynen cereyan ederken Ülkü Ocakları Genel Başkanlığına Ali Batman atanmış, yeni genel başkan ilk ziyaretlerinden birini teşkilatlar konusunda tecrübesi nedeniyle Muhsin Yazıcıoğlu’nu da yanına alarak Eskişehir’e yapmıştı.

Günübirlik olduğunu hatırladığım ziyaretin akşamında çoğunluğu, kararlarının kabul görülmediği toplantıya katılanlar olmak üzere bizleri Ocağa toplamışlardı. 

Genel Başkan Batman ve Yazıcıoğlu’nun bulunduğu odaya birer birer alarak Eskişehir’de yapılması gerekenler üzerine ve Ocak başkanlığı konusunda fikirlerimizi sormuşlardı. 

Ezici çoğunluğun tercihi yine aynı istikamette Mehmet Çevik olmuştu.

Görüşmelere son olarak da Büyük Ülkü Derneği Eskişehir şubesinin son başkanı olan aynı evi eğitim hayatım boyunca paylaştığım sınıf arkadaşım Kadir Ay ile devam edilmişti. 

Kadir başkan görüşmeden alı al moru mor çıkmış, hızla bulunduğum yere gelip seni bekliyorlar diye beni görüşme odasına götürmüştü.

Kısa süren hoşbeşten sonra, soru üzerine yaptığım bir değerlendirmenin ardından ben de başkanlığı en iyi Mehmet Çevik’in yapacağını söyledim.

Son derece kibar ve kültürlü biri olduğu anlaşılan genel başkanla yaptığımız sohbetten sonra konuşmalar Yazıcıoğlu ile aramızda devam etti.

Özet olarak Muhsin başkan suçlayıcı bir üslupla yaptığım kulis neticesinde Mehmet Çevik isminin öne çıktığını ama kendilerinin kararının aynı yolda olmayacağını ifade ederek Saffet Beştepe’yi başkanlığa uygun gördüklerini beyan etti.

Ben kendisine yaptığımın kulis olmadığını, Türklüğün geleneğine uygun olarak meşveret ve demokratik bir yöntem olarak da günümüzün ruhunu yansıttığı söyleyerek itiraz ettim.

İtirazıma sinirlenmiş olmalı ki okulumla ilgilenmemi ve eğitimimi tamamlayarak, genel başkanın sessiz kaldığı bir ortamda Eskişehir’i terk etmemi ihtar etti.

Netice itibariyle olaydan 3 sömestr sonrası derslerimi verip kimya mühendisi diplomamı aldım ve bundan yaklaşık bir sene sonra da memleketim Manisa´ya döndüm.

Ne garip ki yıllar sonra Muhsin Yazıcıoğlu rahmetli başbuğu suçlayıp hatta partide demokrasi yok diye bahane gösterip MHP’den ayrılmış kendi partisini kurmuştu.

Bu ayrılma, hem de rahmetli Başbuğ’un çok arzuladığı ANAP’tan ayrılacak olan bir kısım milletvekilinin MHP’ye katılarak grup kurulacağı günde gerçekleşmişti.

BBP kuruluş aşaması sonrasında yaşananlar ve tartışmalar herkesin malumu olmakla birlikte bu ayrılışın bizzat Başbuğ tarafından yetiştirilmiş, davanın çilesini çekmiş birsinin önderliğinde yaşanması Milliyetçi-Ülkücü Harekette büyük tartışma, öfke ve üzüntüye neden olmuştur.

Tarih 25 Mart 2009’u gösterdiğinde yerel seçim kampanyası için gittiği Kahramanmaraş’tan helikopterle Yozgat-Yerköy’e gitmekteyken talihsiz bir şekilde hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatı, kaza mı yoksa suikast mı henüz tam olarak ortaya çıkarılamamıştır.

Helikopter kırımının Fetö maharetiyle tertiplenen bir suikast olduğuna dair çok önemli deliller bulunmaktadır.

Bize düşen ona rahmet dilemek hakkındaki hükmü tarihe bırakmaktır.

AHMET ORHAN

Yorumlar(1)
  Yanlız Kurt :
[26.03.2020 - 23:11]  
Muhsin yazıcoğlu teşkilatcı imiş daha o gün Mehmet Çevik'in dönek olduğunu görmüş.
Facebook hesabınızla yorum yapın:




Veya Facebook'a bağlanmadan yorum yapın:

Rumuz veya Ad/Soyad*

E-posta*
(E-posta adresiniz sitede görünmez)

Yorumunuz*



(Yukarıdaki güvenlik kodunu giriniz)
Yazarlar Yazarlar
Son YorumlarSon Yorumlar
AnketAnket

MHP'NİN HÜKÜMETE YAKLAŞIMINI NASIL BULUYORSUNUZ?

OLUMLU!
OLUMSUZ!
KARARSIZIM!
LİDER NE DERSE ODUR!
Lig FikstürüLig Fikstürü

Piyasalar Piyasalar
Bu sitede yayınlanan içerik izinsiz veya kaynak gösterilmeden kullanılamaz.