Kamuoyunun dikkatine,
Bazı medya organları ve sosyal paylaşım ağlarında yer alan “Sosyal Medyada ‘Doğu
Türkistan’ ile ilgili bilgi kirliliği” başlıklı haber-yorum tamamen maksatlı olup, Doğu
Türkistan’ı keyfi uygulamalarına alet etmekten haz duyan despot Çin idaresinin mağdur ve
mazlum Doğu Türkistanlıların haklı ve insani mücadelesini dünya kamuoyu nezdinde
gölgeleme çalışması olarak değerlendirilmelidir.
Söz konusu haber-yorumdan da açıkça anlaşılacağı üzere “sosyal medyada”
paylaşılan birkaç resim üzerinden Doğu Türkistan’da yaşanan katliamlar, işkenceler, milli ve
dini kısıtlamalar “yok gibi gösterilerek” işgalci ve eli kanlı Çin yönetiminin gönüllü
avukatlığı yapılmaktadır.
Doğu Türkistan Vakfı olarak, söz konusu iddialar hakkında bazı gerçekleri
kamuoyunun dikkatine sunmak isteriz. Öncelikle belirtmek isteriz ki; sosyal medya üzerinden
yapılan bütün paylaşımlar, Doğu Türkistan davasına gönül vermiş resmi vakıf ve derneklerin
paylaşımları değildir. Doğu Türkistan’da yaşanan olaylara ilişkin insani, dini ve milli
sorumluluk taşıyan herkes konuyla ilgili paylaşımlar yapabilmektedir. Elbette yapılan bu
paylaşımlarda zaman zaman bazı yanlışlıklar veya hatalar olabilmektedir. Ama bu yanlışlık
veya hatalar Çin devletinin Doğu Türkistan’ı işgal altında tuttuğu, katliam gerçekleştirdiği,
milli ve dini baskılar yaptığı gerçeğini de asla değiştirmez. Söz konusu bilgi kirliliğinin
sebepleri araştırıldığında, Doğu Türkistan’daki insanların ne derece ağır şartlar altında
yaşadıkları ve milli ve dini bir mücadele verdikleri de ortaya çıkacaktır.
Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi durumundaki Çin, Doğu Türkistan’la ilgili
haber, video ve görsel malzemenin dışarıya çıkartılmaması için azami bir sansür ve baskı
uygulamaktadır. Bu da zaman zaman kısıtlı olan bilginin kirlenmesine sebep olmaktadır. Bir
diğer önemli husus da Çin devletinin yapmış olduğu bilgi kirliliğidir. Çin devleti de, “Doğu
Türkistan'da yaşanan olaylara karşı tutumunu meşrulaştırmak veya kendini haklı duruma
çıkarmak buna mukabil insanca yaşama arzusundaki topluluklarının kamuoyu desteğini
azaltmak, kendisine yönelecek tepkileri de en aza indirmek gayesiyle” bu tür paylaşımlar ve
yanlış bilgiler de üretmektedir.
1
Söz konusu iddialar arasında resimlerdeki kişilerin Doğu Türkistanlı olmadıkları ifade
edilmektedir. Elbette Çin’de baskı, şiddet ve işgale maruz kalan sadece Doğu Türkistanlılar
değildir. Tibetliler, Moğollar, Demokratik Çinliler ve Falun Gong gibi birçok dini, siyasi veya
milli gurup aynı kaderi yaşamaktadır. Söz konusu resimlerden bazıları işte bu topluluklara ait
olabilmektedir. Zaten Çin’den ve Doğu Türkistan’dan yeterince objektif bilgi alamayan dünya
kamuoyu zaman zaman az da olsa bu hatalara düşebilmektedir. Tekrar etmekte fayda
görüyoruz ki; bu resim ve bilgiler ister Doğu Türkistanlı ister Tibetli isterse farklı bir etnik,
dini veya siyasi bir gruba ait olursa olsun bu durum Çin’deki devlet terörü gerçeğini
değiştirmez.
Değerli kamuoyu;
Söz konusu haber-yorumda Batı dünyasında yaptığı demokratik faaliyetlerle takdir
toplayan Doğu Türkistan davasının en büyük sivil toplum kuruluşu olan Dünya Uygur
Kongresi, despot Çin idarecilerinin yaptığı gibi açık hedef olarak gösterilmiştir. Aslında bu
bile haber-yorumun Çin hariciyesinin dezenformasyon stratejisinin Türkiye’deki taşeronları
vasıtasıyla maksatlı bir şekilde yapıldığını göstermektedir. Dünya Uygur Kongresi Başkanı
Sayın Rabia Kader’in Amerika’da yaşadığının imalı bir şekilde ifade edilmesi aslında Çin’de
her türlü devlet terörünün uygulandığının ve insanların zorla vatanından hicret etmek
zorunda bırakıldığının da önemli bir kanıtıdır. Bu durumu, daha basit bir ifadeyle kendileri
gibi düşünmeyen herkesi “pan-Amerikanist” ilan etmeyi, hastalıklı komünist fikirlerin tipik
bir hezeyanı olarak değerlendiriyoruz.
Çin’deki despot ve eli kanlı rejimin bütün dinlere karşı tavır aldığı belirtilen söz
konusu haber-yorum bile acı gerçeği ortaya koymakta olup, dini baskı ve devlet eliyle yapılan
terörün sadece Doğu Türkistan’da değil, bütün Çin’de yaşandığının da itirafı hükmündedir.
Söz konusu haber ve değerlendirmeler bir bütün olarak incelendiğinde, bunun tek bir
kaynaktan çıktığı, Komünist Çin devletinin Türkiye ve dünya kamuoyundaki “kara
propagandasının” bir örneği olduğu anlaşılacaktır. Komünist rejimin ateşli taraftarı olduğu
görülen bu haber-yorum sahipleri olsa olsa “içimizdeki Çinliler veya Kuzey Kore lideri
sevdalıları”dır.
Değerli kamuoyu;
Doğu Türkistan Vakfı olarak, Çin devletinin yerli işbirlikçileri tarafından ortaya atılan
ve tamamen haklı Doğu Türkistan davasını Türkiye ve dünya kamuoyu nezdinde
itibarsızlaştırma amaçlı bu tür yazı ve değerlendirmeleri açıkça kınıyoruz. Ruhunda ve
2
gönlünde komünist Çin devletinin özlemini ve sevgisini taşıyanların, Çin’deki devlet terörünü
anlatmasını, Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık dramını paylaşmasını, aziz Türk Milletinin
menfaatine işler yapmasını elbette beklemiyoruz. Dünyanın en büyük terör devleti
konumundaki komünist Çin’in avukatlığına soyunanları ve maksatlarını bütün kamuoyu çok
iyi bilmektedir.
Doğu Türkistan vakfı olarak, dün olduğu gibi bugün ve yarın da Doğu Türkistan’da
yaşanan katliamları, insanlık dışı muameleleri, milli ve dini baskıları anlatmaya, Türkiye ve
dünya kamuoyunu doğru bir şekilde bilgilendirmeye devam edeceğiz. Çin devletinin ve onun
işbirlikçilerinin yalan haber üretmelerine, kamuoyunu aldatmalarına gücümüz yettiğince karşı
duracağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz…
Dr. Ömer KUL
Doğu Türkistan Vakfı
Genel Sekreteri
0532 491 51 97